Blog

  • Peygamberimizin Ahlâkı Kur’an Ahlâkıydı

    Peygamberimizin Ahlâkı Kur’an Ahlâkıydı


    Peygamberimiz (s.a.v.) bize hidayet kaynağımız Kuran-ı Kerim’i getirmiştir. Kuran’daki emir ve nehiylerin uygulamasını da bizzat kendisi göstermiştir. Kur’an’da emredilen güzel amel ve hållerin tamamını Peygamberimizin şahsında görmek mümkündür. Sahabîler, Peygamberimizin ahlâkı hakkında soru sormak için Hz. Âişe annemize geldikleri zaman o şu cevabı vermişti: “Siz Kur’ân’ı okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur’ân’dı.” (Müslim, Misafirin,139)


    Kuran-ı Kerim’de Peygamberimiz (s.a.v.)’in kendisine indirilenlere uyma bakımından tam bir örnek olduğu şöyle beyan edilir:
    De ki: ‘Ey insanlar, ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği Peygamberiyim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka ilah yoktur, O diril- tir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O Peygamber de Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. O’na iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.” (Araf, 158)


    Ashab-ı kiram da Peygamberimizi örnek alarak imanı ve teslimiyeti tercih etti. Peygamberimizin rehberliğinde cahiliyyenin çirkinliklerinden kurtulup yüksek bir şahsiyete kavuştular.
    Habeşistan’a hicret eden Müslümanların sözcüsü Cafer b. Ebû Tâlib, müş- riklerin kendilerini geri götürmek için başvurmaları üzerine Habeş hüküm- darının huzurunda şöyle dediğini görüyoruz:
    Biz vaktiyle putlara tapar, ölü hayvan eti yerdik. Bir sürü edepsizlikler yapardık; yakınlarımıza ilgisiz kalır, komşularımıza kötülük ederdik. Güçlü olanlarımız zayıfları ezerdi. İşte Allah bize Peygamberimizi göndermezden önceki halimiz bu idi… Peygamber (s.a.v.) bize doğruluğu öğretti; emanete sadık kalmayı, akrabamıza ilgi göstermeyi, komşularımıza iyi davranmayı, insanların haklarına ve hayatlarına saygılı olmayı emretti. Çirkin davranışları, yalancı şahitliği, yetim malı yemeyi, namuslu kadınlara iftira atmayı yasakladı.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 202)


    Peygamberimiz (s.a.v.) ahlâk terbiyesine, insanları nefsin kötülüklerinden haberdar etmekle başlamıştır. Kur’an-ı Kerim’deki: “Nefs, kötülüğü çok em- redicidir.” (Yunus, 12/53) ayeti bildirildiği gibi bütün kötülüklerin kaynağı bencilce duygulardır. Benliğin bu kötü sıfatlarından arınmadan kurtuluşa erişile- mez.

    Allah-u Teala şöyle buyuruyor:
    Nefsini temizleyen kurtuluşa ermiş, ihmal edip örten de ziyana uğramıştır.” (Şems; 9, 10)
    Peygamberimiz (s.a.v.) benliğimizi nasıl kötülüklerden arındıracağımızı öğreten rehberdir. Peygamber (s.a.v.)’in bu hususiyetini bildiren ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
    “Size, kendi içinizden, ayetlerimizi size okuyacak, sizi arındıracak, size Ki- tap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.” (Bakara; 151)
    Eğer Peygamberimizin rehberliğinde İslam ahlâkına bürünürsek iki dünyamız da cennete dönecektir.

    Kaynak: Seyda Muhammed Konyevi (Temel Dini bilgiler)

  • Namazlar Kaç Rekat? Namazların rekat sayıları,5 vakit namaz kaç rekat, namazlar kaç rekattır?

    Namazlar Kaç Rekat? Namazların rekat sayıları,5 vakit namaz kaç rekat, namazlar kaç rekattır.

    Sabah namazı kaç rekat

    Sabah namazı rekat sayısı: 4. rekattır.Önce iki rekat sabah namazının sünneti,sonra iki rekat sabah namazının farzı kılınır.

    Öğle namazı kaç rekat

    Öğle namazı rekat sayısı: On rekattır.Önce dört rekat ilk sünnet,sonra dört rekat farz,sonra da iki rekat son sünnet kılınır.

    İkindi namazı kaç rekat

    İkindi namazı rekat sayısı: Sekiz rekattır.Önce dört rekat sünnet, sonra da dört rekat farz kılınır.

    Akşam namazı kaç rekat

    Akşam namazı rekat sayısı: Beş rekattır.Önce üç rekat farz,sonra da iki rekat sünnet namazı kılınır.

    Yatsı namazı kaç rekat

    Yatsı namazı: Hanefi mezhebine göre, on üç rekattır.İlk önce dört rekat ilk sünnet,sonra dört rekat farz daha sonra iki rekat sünnet en sonunda da vacip olan üç rekat vitir namazı kılınır.

    Bknz; Namazı bozan durumlar

    Bknz: Namaz nasıl kılınır

  • Duada Acele Etmemek

    Duada Acele Etmemek.Acele dua edilir mi?.Dua nasıl edilmeli.Dua’m neden kabul olmuyor?Dua nasıl edilmeli?Dua ederken ne söylenir?En doğru dua nasıl edilir?Dua neden kabul olmuyor?

    Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Sizden biri, dua ettim de kabul edilmedi, diyerek acele etmediği müddetçe duası kabul edilir.” (Buhâri, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mâce)

    Bu hadis-i şeriflerden de anlaşıldığı gibi demek ki kulun, gönülden isteyerek Allah-u Zülcelal’e teslim olması gerekmektedir. Allah-u Zülcelâl geç verir, hemen verir ya da vermez. Bu O’nun bileceği iştir. Allah-u Zülcelâl kendisine dua eden kulun duasını kesinlikle kabul eder. Fakat duanın kabul edildiği hemen o anda belli olmayabilir. Bu duanın kabul edildiği bir süre sonra ortaya çıkabileceği gibi bazen de onun kabul edildiği ahirette ortaya çıkabilir.


    Nitekim belirtildiğine göre Hz. Musa, firavun ile kavminin helak edilmesi için dua edip de kardeşi Harun aleyhisselam bu duaya âmin deyince, Allah-u Zülcelâl onlara vahy yolu ile: “Duanız kabul edildi, siz yolunuzdan şaşmayınız.” Buyurmuştur. İbn-i Abbas radıyallahu anh‘ın belirttiğine göre, Hz. Musa ve Hz. Harun’un duası ile dileklerinin gerçekleşmesi arasında kırk yıl geçmiştir.

    Bir kul: “Allah-u Zülcelal’e dua ettim, bana cevap vermedi.” derse, hayâsızlık ve edebsizlik etmiş, bilmeyerek yalan söylemiş olur.

    Bir kul: “Ey Allah’ım!” dediği vakit, Allah-u Zülcelal‘in kuluna gerçek icabeti: “Lebbeyk” olur. Yani dediğini duydum demektir. Allah-u Zülcelal’in icabetinden maksad, bir hacetin üstün bir şekilde görülmesi demek değildir. Kul, Allah-u Zülcelal’e: “Ya Rabbi! Bana şunu yap, bunu yap!” der, Allah-u Zülcelâl: “Peki, fakat ben bunu sana lüzumlu bir vakitte yaparım.” buyurur.
    Bu vakit, ya dünyada veya ahirettedir. Bu yön Allah-u Zülcelal’in bileceği bir iştir. Yalnız şu cihet iyi bilinmelidir ki, Allah-u Zülcelâl her duaya daima: “Lebbeyk” der. Aynı şekilde daima hacetleri karşılar. Hiçbir kimse yoktur ki, ilahi çevre ve azamete başvursun da, haceti görülmeden eli boş dönmüş olsun. Çünkü o öyle bir çevredir ki, orada ikramcıların ikramcısı bulunmaktadır. Böyle büyük bir zat bir kimseyi geri çevirebilir mi?
    Yezid-i Rekkaşi’ye göre: “Allah-u Zülcelâl kıyamet günü, kulun yaptığı ve fakat karşılığını dünyadayken göremediği duaları önüne getirerek şöyle buyurur:
    Kulum falan gün, bana şöyle bir dua yapmıştın da ben o duanın karşılığını bu güne saklamıştım. İşte şu sevap o duanın karşılığıdır.” Kula bu yoldan o kadar çok sevap verilir ki: “Keşke dünyadayken hiçbir duamın karşılığı verilmemiş olsaydı.” der.

    Kaynak: Seyda Muhammed Konyevi (k.s) [Müminin 24 saati]

  • Günlük Hayatta Dua

    Günlük Hayatta Dua


    Dua, her insan için bir sığınaktır. Dua, ihtiyacın anahtarıdır. Allahu Zülcelâl, kullarının kendisine dua etmelerini, ihtiyaçlarını arzetmelerini çok sevmektedir. Onun için bir ayeti kerimede şöyle buyurmuştur: “Bana dua edin, kabul edeyim.” (Mü’min; 60)

    Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

    Dua, ibadetin iliğidir.” (Tirmizi)

    Onun için insan samimi olarak, daima Allah-u Zülcelal’e dua etmeli, ihtiyaçlarını O’na arzetmelidir.

    Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayetle Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sıkıntılı anlarında, Allah’ın duasını kabul etmesini isteyen kimse, genişlik anında çok dua etsin.” (Tirmizi, Hâkim)

    Selman radıyallahu anh’dan rivayetle Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Allah hayâ edicidir, kerimdir. Kul elini ona kaldırdığında boş olarak geri çevirmekten hayâ eder.” (Ebu Davud, Tirmizi, ibn Mace, İbn Hibban, Hâkim)

  • Orucu Bozmayı Mübah Kılan Özürler – Oruç bozmak

    Orucu Bozmayı Mübah Kılan Özürler – Oruç bozmak

    Orucu Bozmayı Mübah Kılan Özürler Bir kişi hangi durumlarda orucunu bozabilir?Oruc bozmayı mübah kılan durumlarda orucunu bozan kişi kaza edebilir mi?Oruç bozmak hangi durumlarda Kefaret gerektirmez? Yolculukta oruç bozulur mu?Hastalıkta,Hamilelik ve çocuk emzirmekte oruc bozmak.Oruç tutamayacak kadar yaşlılar orucunu boza bilir mi?

    1-Yolculuk: Yolculuk, Ramazan ayında orucu tutmamak için ruhsat olarak kabul edilmiştir. Yolculuk esnasında tutulmayan oruçlar, daha sonra kaza edilir.


    2- Hastalık: Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile, hastalığı sebebiyle orucu tutmakta zorlanan kişilerin Ramazan ayında oruç tutmayıp, iyileştikten sonra bunları kaza etmelerine izin verilmiştir. Oruç tutması halinde hasta olacağı kesin bilinen kimse de hasta hükmündedir.


    3- Hamilelik ve Çocuk Emzirme: Hamile kadınların, oruç tuttukları takdirde kendilerine veya çocuklarına bir zarar gelmesinden korkulması halinde oruçlarını tutmayabilirler. Emzikli kadınlar da, sütlerinin kesilmesi ve çocuklarının zarar görmesi tehlikesi bulunması halinde oruçlarını tutmayabilirler.


    4- Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler de, oruç tutmayıp yerine fidye verebilirler. İyileşme umudu olmayan hastalar da aynı hükme tabidir.


    5- İleri derecede açlık, susuzluk: Oruçlu bir kimse, açlıktan veya susuzluktan dolayı beden ve ruh sağlığının ciddi derecede bozulması tehlikesi ile karşılaşması halinde orucunu bozup daha sonra kaza edebilir.


    6- Zorlanma tehdit edilme: Mahkûm veya esir durumundaki bir kişi, ona zarar verebilecek güce sahip kişiler tarafından orucunu bozmaya zorlanırsa bozması caiz olur. Bu orucunu kaza eder.

    Bknz; Orucun sünnetleri nelerdir?

    Bknz; Orucun Farzları Nelerdir?

    Kaynak: Seyda Muhammed konyevi (Temel Dini Bilgiler)

  • Orucun Mekruhları Nelerdir?

    Orucun Mekruhları Nelerdir?

    Hanefi mezhebine göre orucun mekruhları

    Hanefî mezhebine göre, oruçlu kişiye mekruh olan şeyler şunlardır:

    • Özürsüz olarak bir şeyi tatmak ve çiğnemek.
    • Sakız çiğnemek.
    • Nefsine güvenemeyen kişinin birini kucaklaması, öpmesi gibi ileri derecede münasebette bulunması.
    • Ağızda tükürük biriktirip sonra yutmak.
    • Oruç tutan kişinin bünyesini zayıflattığı taktirde damardan kan aldırmak ve hacamat yaptırmak.

    Bknz; Orucun Sünnetleri Nelerdir?

    Şafii mezhebine göre orucun mekruhları


    Şafii mezhebine göre ise, oruçluya mekruh olan şeyler şunlardır:

    • Damardan kan aldırmak ve hacamat yaptırmak.
    • Nefsine güvenemeyen kişinin birini öpmesi.
    • Yiyecek maddelerin tadına bakmak ve sakız çiğnemek.
    • Hamama gitmek.
    • Şehveti arttıracak dokunma, koklamak, bakmak gibi davranışlarda bulunmak.
    • Misvak kullanmak.
    • Ağza ve buruna su verirken mübalağa yapmak, boğaza kaçama korkusundan dolayı mekruhtur.

    Bknz; Orucun Farzları Nelerdir?

  • Orucun Sünnetleri nelerdir

    Orucun sünnetleri şunlardır:

    • Sahura kalkmak
    • Vakit gelince iftar etmek.
    • İftarda tercih edilen bazı duaları okumak.
    • Oruçlu olan kimselere iftar vermek.
    • Sabah vakti girmeden cünüplük,hayız ve nifastan temizlenmek.
    • Dili ve diğer organları kötü işler işlemekten korumak.
    • Orucu bozmayan bazı mübah şehvetleri terk etmek.
    • Ailesi için bol infakta bulunmak,akrabalara,fakirlere ve miskinlere çok sadaka vermek.
    • Özellikle Ramazan’ın son on gününde itikafa girmek.

    Bknz: Orucun Farzları

  • Orucun Farzları nelerdir

    Orucun farzları üçtür:

    1.Niyet etmek.

    2.Orucun başlangıç ve bitiş vaktini bilmek.

    3.İmsak vaktinden güneş batana kadar orucu bozan yemek,içmek gibi her şeyden sakınmak.

    Bkn; Orucun sünnetleri nelerdir?

  • Nisap Miktarı Ne Kadardır?Nisap miktarı nasıl hesaplanır?

    Nisap Miktarı Ne Kadardır?Nisap miktarı nasıl hesaplanır?

    Nisap Miktarı Ne Kadardır?Nisap miktarı nasıl hesaplanır?


    Nisap miktarı, para veya mallarda zekâtın farz olmasını gerektiren miktardır. Hanefî mezhebine göre 85 gram altını veya 700 gram gümüşü ya da buna denk parası olan kişi bir yıl geçince bunun kırkta birini zekât olarak verir.
    Zekat emri, para veya altını sabit tutmayıp yatırımlarla değerlendirmeyi teşvik eder. Parası olan kişiler bunu ticaret ve yatırımla değerlendirerek artırma ve zekâtını verme yoluna giderler.

    Bknz; Zekat

    Besleyip çoğalttığımız, etinden faydalandığımız çiftlik hayvanlarından da zekát verilmelidir. Zekât hayvanları deve, sığır ve koyunlardır. At, katır, eşek ve geyiklerden zekât vermek gerekmez. Koyunun zekâtı, kırkta birdir. En az beş deveye zekat gerekir ve bunun zekatı bir koyundur. En az otuz sığıra
    zekât gerekir ve bu da bir danadır.

    Toprak mahsullerinden de eğer sulanmıyorlarsa onda bir, sulanıyorsa yirmide bir zekât verilmelidir.
    Ticaret mallarının zekâtı kırkta birdir. Sanat ve ticaret için kullanılan demirbaş eşyaların zekâtı verilmez, sermayenin zekâtı verilir.

    Bknz; Zekatın Farz Olmasının Şartları – Zekat Kimlere farz

    Kaynak:Temel dini bilgiler reyhani yayınları