Blog

  • Ahiret gününe inanmak (İmanın Şartları)

    Ahiret gününe inanmak (İmanın Şartları)

    Ahiret nedir?


    Ahiret, kelime olarak son ve sonuç gibi manalara gelir. Dini anlamda ahiret, ölümden sonra tekrar dirilişle başlayan, Allah’ın mükafat, ceza veya affının gerçekleşeceği, sonu olmayan hayattır.

    AHİRETE İMAN

    Ahirete iman, imanın şartlarından biridir. Öldükten sonra insanların yaptıkları amellere karşılık görmek ve hesaba çekilmek için diriltilecekleri kıyamet gününe inanmaya ahiret inancı denir. Her mümin, ölümün bir son olmadığına, ölümden sonra tekrar dirilişle başlayan hayatta, Allah’ın salih amellere mükafat, inkar ve kötülüklere ise ceza vereceği sonsuz hayata inanmalıdır.

    Allah-u Teâlâ bir ayeti kerimede ahirete inanmanın müminlerin bir özelliği olduğunu şöyle belirtmiştir:
    Onlar (takva sahipleri) ki, sana indirilene ve senden önce indirilenlere (bütün semavî kitaplara) iman ederler ve onlar ahirete yakın hâsıl ederler (kesin olarak inanırlar).”(Bakara Suresi; 4)
    Ahiret hayatına inanmak bir Müslüman’ı yaşamında ve yapacağı amellerde daha dikkatli ve hassas davranmaya sevk ederek ortaya ahlaklı bir şahsiyetin çıkmasına sebep olur. Müslüman birinin yaşayışıyla kâfir birinin yaşayışları aynı olmaz.

    Bir ayeti kerimede Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
    Ahireti inkâr eden kâfirler dediler ki: Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Hayat denilen şey ondan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız, öleceğimizi bilmekle beraber dünya hayatını yaşarız, ondan ötesi yoktur. Bizi başka bir şey değil zaman helâk eder.” (Casiye Suresi; 24)
    Ahireti inkar eden kişiler dünyayı asıl gaye haline getirir ve dünya zevkleri uğruna her türlü kötülüğü çekinmeden işleyebilirler.

    Allah’ın huzuruna varacağına iman eden insan bu dünyayı sevap kazanma ve iyilikler yaparak Rabbinin sevgisini hak etme yeri olarak görür.

  • Seyda Feyzullah Konyevi Hazretleri Ks – 19 Kasım 2022 Cumartesi Sohbeti

    Seyda Feyzullah Konyevi Hazretleri Ks – 19 Kasım 2022 Cumartesi Sohbeti

    Seyda Feyzullah Konyevi Hazretleri Ks – 19 Kasım 2022 Cumartesi Sohbeti

    https://youtu.be/2ElJphCNLXo
  • Cemaatle namaz

    Cemaatle namaz

    Camiler,sırf Allah‘a ibadet etmek için toplanılan maneviyatlı yerlerdir.Allah-u Teala namazların cemaatle kılınması hususunda,”Namazı dosdoğru kılın,zekatı verin,rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin. “(Bakara;43)buyurmaktadır.

    Cuma namazlarını cemaatle kılmak şarttır.Bayram namazları ve cenaze namazları da tek başına kılınmaz,cami veya sahralarda topluca kılınır.

    Beş vakit namazı cemaatle kılmak,Peygamberin sünneti,imanın alameti,İslam’ın şiarı ve sembolüdür.Peygamberimiz Medine’ye hicret edince ilk iş olarak bir mescit bina etmiştir.Mescidin yapımı tamamlandıktan sonra Müslümanlar namazlarını camide cemaatle kılmışlardır.Peygamberimiz bizzat kendisi imamlık yapmıştır.Peygamberimizin zamanında Medine’nin dış bölümlerine mescitler yapılmış ve Peygamberimiz bu mescitlere namaz kıldıracak imamlar vazifelendirmiştir.

  • Tilavet Secdesi nedir,Tilavet Secdesi Nasıl Yapılır?

    Tilavet Secdesi nedir,Tilavet Secdesi Nasıl Yapılır?

    Tilavet Secdesi nedir,Tilavet Secdesi Nasıl Yapılır?

    Tilavet secdesi nedir?

    Tilavet “okuma” demektir.Kur’an-ı Kerim‘de on dört yerde secde ayeti vardır.Bu secde ayetlerinin okunması veya işitilmesi halinde yapılan secdeye tilavet secdesi denir.

    Hanefi mezhebine göre tilavet secdesi vaciptir.

    Şafii mezhebine göre ise,sünnet-i müekkededir.

    Tilavet secdesi nasıl yapılır?

    Secde ayetini okuyan veya secde ayetini işiten kişi,tilavet secdesine niyet ederek tekbir alır ve secdeye gider.Üç defa “Subhane rabbiye’l-a’la” dedikten sonra tekbir alarak secdeden kalkar ve “Semi’na ve ata’na gufraneke rabbena ve ileyke’l-masir” der.(Bakara Suresi 285)

    Kur’an-ı Kerim’de geçen secde ayetleri

    • 1- A’raf suresinin 206,
    • 2 – Ra’d suresinin 15,
    • 3 – Nahl suresinin 49,
    • 4 – İsra suresinin 107,
    • 5 – Meryem suresinin 58,
    • 6 – Hac suresinin 18,
    • 7 – Furkan suresinin 60,
    • 8 – Neml suresinin 25,
    • 9 – Secde suresinin 15,
    • 10 – Sad suresinin 24,
    • 11 – Fussilet suresinin 37,
    • 12 – Necm suresinin 62,
    • 13 – İnşikak suresinin 21,
    • 14 – Alak suresinin 19. ayetleri secde ayetleridir.
  • Seferi – Yolculukta namaz

    Seferi – Yolculukta namaz

    İslam dini,Müslümanların çalışıp yeryüzünde dolaşmasını teşvik etmiştir.İster dini ister helal dünyevi iş için olsun,yolculuğa çıkan kişilere bazı kolaylıklar tanımıştır.

    Yolcuların dini kolaylıklardan yararlanması için üç günlük veya 90 km kadar uzaklığa gitmesi gerekir.Hanefi mezhebine göre,bu mesafede bir yere giden ve on beş günden daha az kalacak olan kişiler 4 rekatlı farz namazlarını 2 rekat olarak kılarlar.

    Hanefi mezhebinde 4 rekatlı namazların 2 rekat kılınması gereklidir.Allah’ın yolculara olan bu ikramını kabul etmek gerekirlidir.Ancak 4 olarak da kılsa namazı geçerlidir.

    Şafi mezhebinde ise 4 günden daha az kalacak olanlar namazlarını 2 kılabilirler.Ancak yolcunun bu ruhsattan faydalanmayıp yine dört olarak kılması daha faziletlidir.

  • Peygamber nedir?Peygamberlere iman,Peygamberlerin Sıfatları

    Peygamber nedir?Peygamberlere iman,Peygamberlerin Sıfatları

    Peygamber

    Peygamber; sözlükte “haber taşıyan” ve “elçi” manalarına gelir. Dini terim olarak ise, Allah-u Teala’nın emir ve yasaklarını insanlara bildirmek amacı ile insanlar arasından seçip görevlendirdiği elçi demektir.


    Peygamberlere iman


    Peygamberlere iman, imanın dördüncü esasıdır ve her Müslüman kesinlikle peygamberlere iman etmelidir. Peygamber; sözlükte “haber taşıyan” ve “elçi” manalarına gelir. Dini terim olarak ise, Allah-u Teâlâ’nın vahiy meleğinden açık ayetler halinde kesin bilgiler, gayba ait haberler ve Allah’ın emir ve yasaklarını alan ve insanlara dosdoğru olarak tebliğ eden elçiler demektir. Peygamberler Allah’ın insanlar arasından seçip görevlendirdiği üstün ahlaka sahip, örnek kişilerdir.
    Yüce Allah, insanları yaratıp başıboş bırakmamıştır. İnsanların içinden bazı kişileri seçerek ona vahiy meleği Cebrail (a.s.) ile ayetlerini göndermiştir. Peygamberler, Allah Teâlâ’nın ayetlerini insanlara eksiksiz bir şekilde bildirir ve Allah’ın emirlerinin uygulanmasını öğretirler. Peygamberler Allah’a nasıl ibadet edeceğimizi öğreten ve ebedi hayatta saadetimize vesile olan rehberlerimizdir.
    Peygamberlere Arapçada Nebi ve Resul denir.
    Bazı âlimlere göre;

    Resul; Allah’ın kendisine kitap ve şeriat verdiği ve kendi mesajını inanmayan topluluğa iletmesi için gönderdiği peygamberlere denir.
    Nebi ise; Allah’ın kendisine kitap ve şeriat vermediği, kendisinden önceki peygamberlerin kitabıyla amel eden ve insanlara nasihat eden Peygamberlerdir.


    Peygamberlere Olan İhtiyaç


    İnsanlar akıl ve vicdan gibi kabiliyetlerle Allah’ın var olduğunu anlayabilseler de nasıl kulluk yapacaklarını, hangi emir ve yasaklara uyacaklarını bilemezler. Allah’a nasıl kulluk edeceğimizi bildiren kitapları bize açıklayan ve uygulamasını gösteren rehber insanlara ihtiyaç vardır.

    Yüce Allah da kullarına karsı çok merhametli oldugu için gönderdigi ilahi emirleri açıklayacak ve örnek olacak hidayet rehberleri göndermeyi istemistir. Ayrıca hesap günü insanlann “Biz Allah’a nasıl kulluk yapacağımızı bilmiyorduk ve bize bunu öğreten bir Peygamber gönderilmedi,” diye bir mazeret ileri sürmemeleri için Allah Teala Peygamber göndermeyi irade etmiştir.
    Bu peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik ki, bu peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı ileri sürebilecekleri hiçbir bahaneleri kalmasın. Hiç kuşkusuz Allah güçlüdür ve hikmet sahibidir.”
    (Nisa Suresi; 165)
    Allah-u Teala insanların içinden takva sahibi, doğru sözlü ve güvenilir olanlan peygamberlik görevi için seçmiştir. Onlanın yüksek ahlakını bizlere örnek göstermistir. Ayrıca Peygamberler ümmetlerine karşı çok şefkatlidir ve onların kurtuluşu için çok çileler çekmişlerdir.

    Peygamberlerin Sıfatları

    1. Sıdk: “Dogru olmak” demektir. Peygamberler son derece dürüst ve doğru sözlü insanlardır. Asla hiçbir
      konuda yalan söylemezler. Peygamberlerin tebligde ve her türlü haberde söyledikleri kesinlikle doğrudur.
    2. Emanet: “Güvenilir olmak” demektir. Bütün Peygamberler her bakımdan emin güvenilir insanlardı.
      Emanete kesinlikle hıyanet etmezlerdi. Hatta Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisine Peygamberlik verilmeden önce çevresindeki insanlar O’na Muhammed’ul-Emin ismini vermişlerdi.
    1. İsmet: “Günah islememek, ginahtan korunmuş olmak demektir. Peygamberlerin tümü hayatlarının
      hiçbir döneminde gizli ve açk hiçbir günah islemezler
    2. Fetanet:” Akil ve zeki olmalar demektie. Peygamberler yüksek zek sahib, akls ve basiretli insanlardır. Böylece Peygamberler topluma nasıl tebliğ edeceklerini ve olaylar karşısında nasıl davranacaklarını çok iyi bilirler.
    3. Tebliğ:” Bildirmek” demektir. Peygamberler Allah-u Teala’dan Cebrail vasıtasıyla aldıkları emir ve yasakları insanlara eksiksiz iletmişlerdir.
    4. Erkek olmak: Allah-u Teala peygamberlik gibi zor bir görevi erkeklerden seçtigi azim sahibi kişilere vermiştir. (Enbiya; 7) Ehlisünnet alimlerinden bir kısmı Cebrail (a.s.)’in Hz. Meryem’e görünüp konuşmasını ve Hz. Musa’nın annesine vahy edilmesini örnek göstererek kadınlara vahiy gelmesinin mümkün olduğunu kabul etmişlerdir. Ancak imana davet etmek için mücadele etme, Allah’ın kitabıyla hükmetme gibi görevler erkek peygamberlere verilmiştir.

    Mucize ve Keramet

    Mucize: Allah-u Teâlâ’nın Peygamberliklerinin bir delili olarak, peygamberlerine verdiği, olağanüstü olaylara denir. Peygamberler kendi güçlerinin yetmediği olaylarda Allah’tan yardım dileyerek kendilerinin desteklenmesini ister. Yüce Allah, hem peygamberlerini desteklemek için hem de inanan topluluğun
    kalbinin mutmain olması için bütün peygamberlerine değişik mucizeler vermiştir.

    Keramet: Allah-u Teâlâ’nın izni ve yardımı ile veli kullarına ihsan ettiği olağan üstü olaylara denir.

    Peygamberlerin Sayıları ve İsimleri

    İlk insan ve ilk Peygamber olan Hz.Adem (a.s.)’dan son Peygamber olan Hz. Muhammed (a.s.)’a kadar gelen peygamberlerin sayısı çoktur.Bazı hadislerde Peygamberlerin sayısının 124 bin olduğu, bunlardan
    315’inin Resul olduğu haber verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de yirmi beştane Peygamberin adı geçmektedir.
    “Ve andolsun ki senden önce (de)resûller gönderdik. Onlardan bir kısmını sana anlattık ve bir kısmını sana
    anlatmadık.” (Mü’min Suresi; 78)

    Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen Peygamberler

    1. Âdem (a.s.)
    2. İdris (a.s.)
    3.Nuh (a.s.)
    4. Hud (a.s.)
    5. Salih (a.s.)
    6. İbrahim (a.s.)
    7. Lut (a.s.)
    8. İsmail (a.s.)
    9. İshak (a.s.)
    10. Yakup (a.s.)
    11. Yusuf (a.s.)
    12. Şuayb (a.s.)
    13.Harun (a.s.)
    14.Musa (a.s.)

    15. Davud (a.s.)
    16. Süleyman (a.s.)
    17. Eyyub (a.s.)
    18. Zülkifl (a.s.)
    19. Yunus (a.s.)
    20. İlyas (a.s.)
    21. Elyesa (a.s.)
    22. Zekeriyya (a.s.)
    23. Yahya (a.s.)
    24. İsa (a.s.)
    25. Muhammed (s.a.v.)

    Bütün Peygamberlerin sayılarını ve isimlerini sadece Allah-u Teálá bilmektedir. Bizler bütün Peygamberlerin varlığını kabul edip iman ederiz.


    Peygamberimizi Diğer Peygamberlerden Ayıran Özellikler


    1- Hz. Muhammed (s.a.v.) son Peygamberdir ve yaratılmışların en büyüğü ve en şereflisidir.
    2- Hz. Muhammed (s.a.v.)’den önce gelen Peygamberler o dönemde yaşayan milletlere gönderilirken, O bûtün insanlığa gönderilmiştir.
    3- Hz. Muhammed (s.a.v.) bütün insanların ve cinlerin Peygamberidir.
    4- Hz. Muhammed (s.a.v.)in getirdiği kitap Kur’an-ı Kerim’in emir ve yasakları kıyamete kadar geçerlidir.
    5- Hz. Muhammed (s.a.v.) kendinden önce gönderilen Peygamberlerin getirdiği ilahi dini tamamlamıştır.
    6- Hz. Muhammed (s.a.v.) âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
    7- Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti ümmetlerin en hayırlısıdır.

    Peygamberimizin Son Peygamber Oluşu


    Allah-u Teâlâ Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan peygamberlik görevini Hz. Muhammed (s.a.v.) ile sona erdirmiştir.
    O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur.”(Ahzab Suresi; 40)

    Böylece Hz. Muhammed (s.a.v.) yeryüzündeki bütün milletlerin Peygamberi, Hatem-ül Enbiya (peygamberlerin sonuncusu) olma izzet ve şerefine kavuşmuştur. Allah-u Teâlâ peygamberlik görevini sonlandırarak İslam dinini tamamlamıştır.
    Bugün sizin dininizi kemale erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum.”(Maide Suresi; 3)
    Yüce Allah din olarak İslam’i Peygamber olarak ise Hz. Muhammed(s.a.v.)’i seçmiştir.
    Ebu Hureyre (r.a.)’tan rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuşlardır:
    “Şüphesiz ki benimle benden önceki diğer Peygamberler zümresi arasındaki durumum şuna benzer: Adamın biri gayet güzel ve süslü bir ev yapar, yalnız duvarların birinde bir kerpiç yeri boş bırakır. Evin güzelliğini görmeye gelen herkes evi gezerler, hayran kalırlar. Sonra da: ‘Ne güzel ev Keşke şu kerpiç yeri boş kalmamış olsaydı!’ derler. İşte ben o (yeri boş bırakılan) kerpiç yerindeyim. Ben Peygamberlerin sonuncusuyum.” (Buhári,Tecrid-i sarih: 1441)

    Peygamberimizi Sevmek


    Bir Müminin hayattaki en büyük amacı Yüce Allah’ın rızasını kazanabilmek olmalıdır. Bu ise sadece Allah ve Resulünün yoluna uymakla olur.
    Allah-u Teâlâ bir ayeti kerimede şöyle buyuruyor:
    “De ki; ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Ali-İmran Suresi; 31)
    Buradan anlıyoruz ki Peygamberimizi severek onu örnek almak biz Müslümanlara farzdır. Sevmek benzemektir, canı gönülden tabi olmaktır. Sevdiğin seni sevsin diye O’nun tüm isteklerini emir ve yasaklarını mutlulukla yerine getirmektir. Sevmek sevdiğinin dertleriyle dertlenmektir, Oʻnunla
    aynı mekânda olmayı arzulamaktır.

    Peygamberimiz bizim için uyulması gereken bir rehberdir. Allah’ın beğenisini ve mükâfatlarını kazanmamız için Allah’ın bize örnek gösterdiği Peygambere uymalıyız.
    Peygamberimiz de kendisine iman edenlere karşı çok büyük bir sevgi ve şefkat beslemektedir. Bütün insanların iman edip kurtuluşa ermesi için büyük fedakârlıklarla görevini yapan Peygamberimiz, kendisine uyanlara karşı büyük bir sevgi duymaktadır.
    “And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe; 128)

    Kaynak: seyda muhammed konyevi Dini bilgiler:

  • İmanın Şartı :Kitap nedir?Kitaplara iman

    İmanın Şartı :Kitap nedir?Kitaplara iman

    Kitap nedir


    “Kitap”, Arapça bir kelimedir. “Yazılı olan, yazılan” anlamına gelen “ketebe” kelimesinden türemiştir.
    Terim olarak ise “kitap”, iki kapak arasına alınan belli bir sayıya ulaşmış yazılı sayfalardır. En mukaddes kitap, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’dir.
    Ondan daha değerli, daha üstün bir kitap yoktur.


    Kitaplara iman


    İmanın şartlarından üçüncüsü kitaplara imandır. Yüce Allah, bize yaratılış gayemizi, rızasını kazandıracak ibadet şekillerini, emir ve yasaklarını bildirmek için Peygamberleri aracılığı ile kitaplar göndermiştir. Biz kullarından bu kitaplara kesin bir şekilde iman etmemizi istemiştir.
    Kitaplara iman etmek, ahirette kurtuluş için şarttır. Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
    Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitap’a ve daha önce indirdiği kitaplara iman ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır.” (Nisa Suresi; 136)

    İlahi Kitaplar ve Sayfalar


    Allah Teala tarafından bazı peygamberlere kitap gönderilmiş bazılarına ise sahifeler anlamina gelen suhuflar gönderilmiştir.


    Peygamberlere gönderilen dört büyük kitap şunlardır:

    • Musa (a.s.)’ a indirilen
      Tevrat
    • Dovud (a.s.)’a indirilen
      Zebur
    • İsa (a.s.)’a indirilen
      İncil
    • Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)’e indirilen
      Kur’an-ı Kerim

    Peygamberlere gönderilen sahifeler sunlardır:

    • Hz. Adem (a.s.)’a 10 sahife
    • Hz. Şit (a.s.)’a 50 sahife
    • Hz. Idris (a.s.)’a 30 sahife
    • Hz. Ibrahim (a.s.)’a 10 sahife

    Kulluk kitabımız Kur’an-ı Kerim


    Kur’an-ı Kerim Hira dağındayken Cebrail (a.s.)in ilk ayetleri Hz. Muhammed (s.a.v.)’e getirmesinden itibaren parça parça inmeye baslamıştır.

    İlk inen ayetler Alak Suresinin ilk bes ayetidir.

    1- Yaratan Rabbi’nin adıyla oku.
    2- 0, insanı alaktan (kan pıhtısı biçimini alan embriyodan) yarattı.
    3 – Oku, Rabb’in en büyük kerem sahibidir.
    4 – O, (insana) kalemle (yazmayı) öğretti,
    5 – İnsana bilmediğini öğretti.


    Kur’an-ı Kerim’in nüzul (indiriliş) süresi 13 yıl Mekke, 10 yıl Medine’de olmak üzere 23 yıl sürmüştür. Kur’an-ı Kerim’in Furkan, Kitap, Hakk, Kalem,Nur, Beyan, Zikir gibi farklı isimleri de vardır.


    Kur’an-ı Kerim’in Özellikleri


    Kur’an-ı Kerim’i diğer ilahi kitaplardan ayıran başlıca özellikleri şunlardır:

    • Kur’an-ı Kerim Allah’ın kelamıdır, bunun için hiç kimse onun bir benzerini getiremez.
    • Kur’an-ı Kerim hükümleriyle ve haberleriyle bir mucizedir.
    • Kur’an-ı Kerim, hiçbir değişikliğe uğramadan kıyamete kadar Allah tarafından korunacaktır.
    • Kur’anı Kerim olaylara göre indirilmis, böylece anlaşılıp, öğüt alınması ve ezberlenmesi kolaylaştırılmıştır.
    • Kur’anı Kerim kıyamete kadar bütün insanlığa gönderilmiş hidayet kaynağıdır. Bunun için her dönemin problemlerini çözebilecek ve hükmedecek ilahi tek kitaptır.

    Kur’an-ı Kerim’in Gelmesiyle Diğer Kitapların Hükmü Kalkmıştır.
    Kur’an-ı Kerim en son kitap olması sebebi ile daha önce inmiş olan Tevrat ve İncil’in muhalif hükümlerini iptal ederek bu kitapları yürürlülükten kaldırmıştır. Bu üç semavi kitapların asıl nüshaları yok edilmiştir ve insanların elinde günümüzde sadece tahrif edilmiş çevirileri kalmıştır. Bundan dolayı Müslümanların diğer ilahi kitapları istifade etmek amacı ile okuması kesinlikle doğru değildir. Peygamber Efendimiz, Hz. Ömer (r.a.)’ın elinde Tevrat’tan sahifeler gördüğünde ona kızmış ve “Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, eğer Musa hayatta olsaydı bana tabi olmaktan başka bir şey yapmazdı.” demiştir. (Ahmed, 3, 387)


    Bir Müslüman’ın Kuran-ı Kerim’e Karşı Sorumlulukları

    • Her Müslüman, Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın sözü olduğuna iman etmeli, bir ayetini dahi inkâr etmemelidir.
    • Kur’an-ı Kerim’i okurken abdestli olmalı, “Eûzü-besmele” ile okumaya başlamalı, mümkünse kıbleye karşı dönmeli ve saygılı olmaya dikkat etmelidir.
    • Kur’an-ı Kerim okunduğu zaman susup dinlemeli, dinlemeyecek kimselerin yanında ve pis yerlerde ise okunmamalıdır.
    • Kur’an-ı Kerim mushafinı yüksek ve temiz yerlerde muhafaza etmeli.Hürmetsizlik sayılacak hareketlerden kaçınmalıdır
    • Kur’an’da bildirilen emir ve hükümlerine itaat etmeli; Kur’an’ın tavsiye ettiği ahlâk kurallarına uymaya çalışmalıdır.

    Kur’anı Kerim Okumanın Faziletleri


    Müslümanlar Kur’an-ı Kerim okumakla büyük ecir ve sevaplar kazanmakla birlikte Yüce Allah Teâlâ ile muhatap olma şansını da elde etmiş olurlar. Kur’an-ı Kerim okumanın fazileti ile ilgili Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
    Ebû Ümâme (r.a.) anlatıyor: “Ben Resûlulláh (s.a.v.)’den söyle işittim:
    Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn 252) buyururken,
    Osmân ibni Affân (r.a.Ydan rivayet edildiğine göre, Resúlulláh (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    Sizin en hayırlılarınız, Kuran’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”
    (Buhári, Fezáilü’-Kur’ân 21)

    Kaynak: seyda muhammed konyevi Dini bilgiler:

  • Melek nedir,Meleklere iman,Meleklerin Özellikleri

    Melek nedir,Meleklere iman,Meleklerin Özellikleri

    Melek nedir

    Melekler Allah’ın nurdan yarattığı,manevi varlıklarıdır.Allah’ın emirlerine tam itaat eden, asla isyan etmeyen bu varlıkların bir çok görevi vardır.

    Meleklere iman


    Melek Arapçada, “haber götüren, elçi” demektir. İmanın şartlarından ikincisi de meleklere imandır. Müslüman olan herkes imanın diğer şartlarına nasıl iman ediyorsa kesinlikle buna da iman etmek zorundadır. Çünkü Kuran-ı Kerim’i Cebrail adlı melek getirmiştir ve ayetlerde meleklere iman etmemiz istenmektedir. Melekler yerde, gökte, çevremizde, evlerimizde her yerde bulunurlar. Allah’ın verdiği görevleri yerine getirirler.


    Meleklerin Özellikleri

    • Melekler nurdan yaratılmıştır.
    • Erkeklik ve dişilikleri yoktur.
    • Evlenmezler.
    • Gözle görülmezler.
    • Uyumazlar, yorulmazlar, gençlik ve ihtiyarlıkları yoktur.
    • İradeleri yoktur, günah işlemezler ve Allah’a karşı gelmezler.
    • Sürekli ibadet ederler, Allah’ın emirlerini yerine getirirler.
    • Hangi iş için yaratılmışlarsa o işi yaparlar.
    • Diledikleri şekil ve surette görünme yetenekleri vardır.


    Meleklerin Çeşitleri ve Görevleri


    Melekler Allah’ın kendilerine verdiği özelliklere göre vazifelendirilip isimlendirilmiştir.


    Büyük Melekler ve Görevleri


    1-Cebrail (a.s.):

    Meleklerin en büyüğü olduğu için ona meleklerin efendisi de denir. Allah-u Teâlâ ile bütün Peygamberler arasında vahiy görevini yapmıştır. Bu sebeple kendisine vahiy meleği de denir.

    Kur’an-ı Kerim’de bu meleğin ismi Cibril, Ruhu’l-Kudüs, Ruhu’l-Emin şeklinde geçmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Cebrail (a.s.)’ın çok üstün bir güce sahip olduğu ve Allah katında çok değerli olduğu belirtilmiştir.
    O(Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın sahibi (Allah’ın) katında itibarlı bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.” (Tekvir Suresi; 19-20)
    Cebrail (a.s.)’ın vazifesi Kur’an-i Kerim’in tamamlanmasıyla birlikte sona ermiştir.

    2-Mikail (a.s.):

    Tabiat olaylarıyla ilgilenen ve bu olayları Allah’ın iradesine göre düzenleyen melektir. Yağmurun yağması, rüzgârın esmesi,ekinlerin bitmesi gibi rızıkların sahiplerine dağıtılmasıyla da ilgilenir. Mikail (a.s.) kelime olarak, Allah’ın küçük sevgili kulu anlamına gelir. Mikail(a.s.) Kur’an-ı Kerim’de Cebrail (a.s.) ile birlikte şöyle geçmektedir:
    Her kim, Allah’a, meleklerine, Peygamberlerine, Cebrail’e ve Mikail’e düşman olursa bilsin ki Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır.” (Bakara Suresi; 98)

    3-İsrafil (a.s.):

    Allah’ın emri ile kıyamet kopacağı zaman sur’a üflemekle görevli olan melektir. Bir hadisi şerifte İsrafil (a.s.) sahib-i karn (sur’un sahibi, borunun sahibi) diye isimlendirilmiştir.
    Ebu Said (r.a.)’ın rivayetine göre Resulullah sallallahu aleyhi vesellem:
    “Surun sahibi (İsrafil), sur denen borusunu ağzına dayamış, yüzünü çevirmiş, kulağını dikmiş, üfleme emrini beklerken ben nasıl tereffühle (dünya nimetlerinden) istifade edebilirim?” buyurmuşlardı. (Ahmed; 3; 7; 11039)
    İsrafil (a.s.) sur’u iki defa üfleyecektir. Birinci üflemesiyle kıyamet kopmaya başlayacak göklerde ve yerde bulunan her şey yok olacak ve bütün canlılar ölecektir. İkinci defa üflemesiyle birlikte insanlar tekrar dirilecek ve mahşer yerinde toplanmak üzere sevk edilecektir.


    4-Azrail (a.s.):

    Azrail (a.s.) ömrü sona eren insanların canlarını almakla görevlidir. Kur’an ve hadislerde, Azrail ismiyle değil melekü’l-mevt(ölüm meleği) şeklinde geçmektedir.
    “De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde Suresi; 11)


    Bu dört büyük melekten başka diğer meleklerden bazıları da şunlardır:

    Kiramen Katibin:

    Bunlar iki tane yazicı meleklerdir. Her insanın sağında ve salunda bulunan yaptığı iyi ve kötü bütün işleri amel defterlerine yazan meleklerdir. Kur’an-ı Kerimde bu meleklere,”Şerefli Ulu Yazıcilar” adı verilmiştir.
    Halbuki sizin üzerinizde hakiki bekçiler, çok şerefli yazıcılar var. Onlar, ne yaparsanız bilirler.” (Infitar Suresi; 10-12).


    Münker ve Nekir

    Sorgu melekleridir. Bunlar, öldükten sonra kabirde insanlara soru sormakla görevli meleklerdir.


    Hafaza melekleri

    Koruyucu meleklerdir. Bu iki melek insanı kötülüklerden korumak için görevlendirilmişlerdir.

    Ridvan

    Cennetin kapısında görevlidir ve cennetteki meleklerin başkanidir.

    Malik

    Cehennemde görevlidir ve cehennemde olan meleklerin başkanıdır.


    Bunların dışında sayısını yalnızca Allah-u Teâlâ’nın bildiği birçok melekler vardır.

    Meleklere inanmanın hikmet ve faydaları


    Meleklere inanmak bizim imanımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü Kuran-ı Kerim’de bildirildiğine göre Peygamber efendimize vahiy ve hikmeti de Cebrail (a.s.) getirmiştir.
    Meleklerin varlığına inanan insanın Cenab-i Hakk’a karşı saygıSı artar. Çünkü Rabbimiz sayılamayacak kadar çok meleğin itiraz etmeden boyun eğdiği Kudret ve Azamet’e sahiptir. Çok kudretli varlıklar ona boyun eğerken bizim gibi aciz ve muhtaç kulların nasıl içtenlikle kulluk etmesi gerektiği anlaşılabilir.

    Meleklere iman etmek, insanın, bütün hareketlerinde şuurlu ve sorumlu olmasına vesile olur.

    Söylediği her sözü, yaptığı her iş ve davranışı amel defterlerine yazan melekler olduğuna inanan insan daha dikkatli olur.
    Melekler Allah’a itaat eden kullar olduğu gibi, Allah’a itaat eden insanları da seven kullardır. Melekler müminleri sever, hatalarının affedilmesi için mağfiret dilerler ve güzel ameller işleyince hemen Rabb’ül Aleminin katına sunmak için koşarlar. Onlar Allah‘ın sevdiği sever ve Allah’ın emriyle yardımına koşarlar. Allah’ın birçok melekleri mümin kulları muhafaza eder ve kafirlere karşı yardımcı olur. Bunlara iman etmek insana huzur verir.

    Kaynak: seyda muhammed konyevi Dini bilgiler:

  • Allah’a iman (İmanın Şartları)

    Allah’a iman (İmanın Şartları)

    İmanın şartlarından en önemlisi, Allah’a imandır. Akıl sahibi, ergenlik çağına erişmiş her Müslüman, Allah’a gereği gibi iman etmelidir.
    Allah’a iman; Allah’ın varlığına ve birliğine, her şeyin yaratıcısı, sahibi,yöneticisi olduğuna, her türlü eksiklikten uzak olduğuna, üstün sıfatlara sahip olduğuna ve ibadeti yalnızca Oʻnun hak ettiğine kesin bir şekilde inanmaktır.
    Allah’a inanma ihtiyacı, insanın yaratılışında mevcuttur. Allah-u Zülcelal’in insana verdiği akıl sayesinde her insan, kâinattaki muhteşem büyüklüğü,güzelliği ve nizamı gördüğü vakit bunları yaratan mutlak ve üstün bir kudrete inanma ihtiyacı hisseder. Allah-u Zülcelal, “…Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi vardır?.” (İbrahim Suresi; 10) meâlindeki ayet ile bu gerçeği dile getirmektedir.
    Allah’ın varlığının delillerinden biri de, insanlık tarihi boyunca bütün toplumların bir yüce Yaratıcıya inanıp O’na ibâdet etme, yalvarıp dua etme ihtiyacı hissetmiş olmasıdır. Hatta Allah’a iman ve ibadet etmeyi önemsemeyen kişiler bile başlarına bir sıkıntı gelince Allah’a yönelme, O’ndan yardım dileme ihtiyacı hissederler. Fakat sıkıntıdan kurtulunca eski gafil hallerine dönerler.

    Allah-u Teâlâ bu hususa ayet-i kerimede şu şekilde işaret etmektedir:
    “İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, yan üstü yatarak, oturarak veya ayakta iken bize yalvarır. Fakat ondan sıkıntıyı kaldırdığımız zaman, sanki kendine dokunan bir zarardan dolayı bize yalvaran o değilmiş gibi hareket eder.” (Yûnus Suresi; 12)
    Çağlar boyunca bütün toplumlar Allah’a iman etmişlerdir. Ancak bazıları Allah’a eş ve ortak koşmuşlardır. Hâlbuki kâinattaki düzen Allah’ın birliğinin en açık delilidir. Eğer bütün kâinatı tek bir kudret yönetiyor olmasaydı, her bir kudret farklı bir şey isteyeceği için kâinatın düzeni bozulurdu.
    Allah-u Zülcelâl şöyle buyuruyor: “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı yer ve gök kesinlikle bozulup gitmişti…” (Enbiyâ Suresi; 22)
    Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuz zaman, Allah’ın varlığına,birliğine ve en yüce sıfatlara sahip olduğuna iman etmemiz gerektiğini anlayabiliriz.

    Kaynak: seyda muhammed konyevi Dini bilgiler:

  • imanın şartları

    imanın şartları

    İmanın şartları


    İslam Din’inde bütün Müslümanların hicbir şüphe olmaksızın kesin bir inançla bağlanması gereken ve imanın temelini oluşturan zaruri iman maddeleri vardır.

    Bunlar Allah’a iman, meleklere iman, kitaplara iman,Peygamberlere iman, ahiret gününe iman, kaza ve kaderin Allah’tan geldiğine iman olmak üzere altı tanedir. Halkın dilinde bunlara ‘amentü‘ veya ‘imanın şartları‘ denilmektedir.
    Ayet-i kerimede, “Ey İman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba inanın. Kim Allah’ı,meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse
    şüphesiz gerçek bir sapıklığa düşmüştür
    .” (Nisa, 136)
    İnanç esaslarına iman etmek bir bütündür. Mesela, bir kimse, Kur’an-ı Kerim’e iman ediyorsa onun bir ayetini bile inkâr etmemelidir. Bir kısım ayetlere inanıp bir kısmını inkâr etmekle imandan çıkmış olur.

    imanın şartları

    Kaynak: seyda muhammed konyevi Dini bilgiler: [21/22-30/46]

    Devamı Eklenecek insaALLAH.